YÖK Başkanı 3680 TL
Müsteşar 3230
Diyanet İşleri Başkanı 3130
Vali 2863
Rektör 2830
Genel Müdür 2828
Kaymakam 2018
M. Atilla Öner'in dünya ve Türkiye'de gündemdeki konular hakkındaki görüşleri
26 Mayıs 2012 Cumartesi
FAKİRLİĞİN TEŞVİKİ
Türkiye Cumhuriyeti'nin 2012 Mayıs ayındaki hükümetinin bir üyesi "evli ve 3 çocuklu asgarî ücretli vatandaşlardan vergi alınmadığını" açıklamış.
16 yaşından büyüklerin aylık asgarî ücretinden kesilen gelir vergisi 113 TL; yıllık 1356 TL.
Yıllık ek 1356 TL ile bir çocuk yerine 3 çocuk yetiştirilmesini önermek, aileleri fakirleşmeye ve fakir kalmaya teşvik etmekle eş anlamlı.
Dinci elitlerin, çoğunluğu fakir kişilerin oylarıyla hükümette kalmayı amaçlayarak fakir aile yaratmayı teşvik etmeleri üzücü.
Kayıt dışı ekonomik faaliyetleri engellemek için düşünüldüğünü tahmin ettiğim bu adımın beklenmedik olumsuz etkilerini bu toplum uzun yıllar yaşayacak.
Ulus olmanın önemli bir koşulu, tüm çalışanların gelirleri oranında ortak harcamalara katkı yapmalarıdır. Doğru seçenek, vergi dilimlerinin ilk basamağında oranın %5 olması, sonra da kademeli artmasıdır.
16 yaşından büyüklerin aylık asgarî ücretinden kesilen gelir vergisi 113 TL; yıllık 1356 TL.
Yıllık ek 1356 TL ile bir çocuk yerine 3 çocuk yetiştirilmesini önermek, aileleri fakirleşmeye ve fakir kalmaya teşvik etmekle eş anlamlı.
Dinci elitlerin, çoğunluğu fakir kişilerin oylarıyla hükümette kalmayı amaçlayarak fakir aile yaratmayı teşvik etmeleri üzücü.
Kayıt dışı ekonomik faaliyetleri engellemek için düşünüldüğünü tahmin ettiğim bu adımın beklenmedik olumsuz etkilerini bu toplum uzun yıllar yaşayacak.
Ulus olmanın önemli bir koşulu, tüm çalışanların gelirleri oranında ortak harcamalara katkı yapmalarıdır. Doğru seçenek, vergi dilimlerinin ilk basamağında oranın %5 olması, sonra da kademeli artmasıdır.
20 Mayıs 2012 Pazar
Bilim Ataşeleri
Öğrendiğime göre hükümet yurtdışındaki temsilciliklere bilim ataşeleri atayacakmış.
Böyle komik bir fikir olamaz.
"Bilim ataşeleri", üniversitelerimizde kendi alanında araştırma yapan ve yurt dışındaki konferanslara katılan öğretim üyeleridir. "Herşeyi bilen, herşeyi anlayan, herşeyi takip eden" kişi yok, olamaz...
Bilim ataşesi Silikon Vadesi'nde ne yapabilir? Garip ve komik...
Yüksek ücretli yurt dışı görevlendirme yoluyla kamu kaynaklarından zengin edilecek az sayıda kişi için türetilmis bir proje...
Garip... TÜBİTAK da işin içindeymiş. TÜBİTAK yöneticileri kendilerine yeni pozisyon yaratmak mı istiyor?...
TÜBİTAK bütçesinden kullanılmayarak her yıl iade edilen 100 - 200 milyon TL fonu universitelerdeki araştırmacıların projelerin yönlendirseler "gerçek bilim ataşeleri" işlerini daha rahat bir şekilde yürütebilirler...
Böyle komik bir fikir olamaz.
"Bilim ataşeleri", üniversitelerimizde kendi alanında araştırma yapan ve yurt dışındaki konferanslara katılan öğretim üyeleridir. "Herşeyi bilen, herşeyi anlayan, herşeyi takip eden" kişi yok, olamaz...
Bilim ataşesi Silikon Vadesi'nde ne yapabilir? Garip ve komik...
Yüksek ücretli yurt dışı görevlendirme yoluyla kamu kaynaklarından zengin edilecek az sayıda kişi için türetilmis bir proje...
Garip... TÜBİTAK da işin içindeymiş. TÜBİTAK yöneticileri kendilerine yeni pozisyon yaratmak mı istiyor?...
TÜBİTAK bütçesinden kullanılmayarak her yıl iade edilen 100 - 200 milyon TL fonu universitelerdeki araştırmacıların projelerin yönlendirseler "gerçek bilim ataşeleri" işlerini daha rahat bir şekilde yürütebilirler...
Pro Tempore
Demokrasinin en önemli özelliği, seçilmişlerin belli bir süre görev yapmaları. "Geçicilik", Latince "pro tempore" deyimiyle demokrasi yazınında yer alıyor.
Toplumların aynı partiyi tekrar tekrar seçmeleri ile demokrasinin temel prensiplerinden biri olan "geçicilik" ihlal edilmiş oluyor. Toplumun tüm üyeleri bu prensibin farkında olmayabilir. Ama, okumuş, yazmış, dünya görmüş kişiler, demokrasinin "geçicilik" prensibini sahiplenmeliler ve toplumun geri kalanına anlatmalılar.
Toplumların aynı partiyi tekrar tekrar seçmeleri ile demokrasinin temel prensiplerinden biri olan "geçicilik" ihlal edilmiş oluyor. Toplumun tüm üyeleri bu prensibin farkında olmayabilir. Ama, okumuş, yazmış, dünya görmüş kişiler, demokrasinin "geçicilik" prensibini sahiplenmeliler ve toplumun geri kalanına anlatmalılar.
1 Mayıs 2012 Salı
ÖZELLEŞTİRİLEN TİYATRO VE KAMULAŞTIRILAN FUTBOL
Şehir ve devlet tiyatrolarının özelleştirmesini savunanlar, futbolun devletleştirilmesini açıklamak zorunda.
Tüm futbol liglerindeki "belediyespor"lar kapatılmalı, özelleştirilmeli....
Tüm futbol liglerindeki "belediyespor"lar kapatılmalı, özelleştirilmeli....
12 Nisan 2012 Perşembe
EMEK HIRSIZLARININ ÜLKESİ
Türkiye, emek hırsızlarının korkusuzca etrafta dolaştığı ve kurumlarda bedavadan para kazandığı bir ülke.
Bu durum, kamu kuruluşları için geçerli, üçüncü sektör kuruluşları için geçerli, kâr-amaçlı kuruluşlar için geçerli, üniversiteler için geçerli...
Haketmeyen kişiler koltukları doldurmuş, sistemin kanını emiyor...
Üzerinde düşünülmesi gereken konu, toplumun bu sülüklerin yer edinmesine hiç ses çıkarmaması, belki de sülüklerin farkına varmaması...
Bu durum, kamu kuruluşları için geçerli, üçüncü sektör kuruluşları için geçerli, kâr-amaçlı kuruluşlar için geçerli, üniversiteler için geçerli...
Haketmeyen kişiler koltukları doldurmuş, sistemin kanını emiyor...
Üzerinde düşünülmesi gereken konu, toplumun bu sülüklerin yer edinmesine hiç ses çıkarmaması, belki de sülüklerin farkına varmaması...
8 Nisan 2012 Pazar
YENİ YEŞVİK SİSTEMİ
Büyük bir iş başarılmış gibi sunulan yeni teşvik sistemi hiçbir yenilik içermiyor. 1997 yılı verileri kullanılarak 9 ilin altyapısını irdeleyen araştırmamızı en son 2003 yılı verilerini kullanarak yenilemiş 2004 yılında il bazında kalkınma planı yapılması gerektiğini yazmıştım: http://www.maoner.com/iller.htm
"Ekonomik kalkınma, sosyo-kültürel gelişme, teknolojik ilerleme, siyasî olgunlaşma, ekolojik koruma"yı göz önüne alarak yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlamayan, odaklanmış projeleri içermeyen bir teşvik sisteminin düşünülen etkileri yapması mümkün değil.
İnsanları çok çocuk yapmaya iten, dindar olmayı ülkenin önemli bir meselesi gibi algılayan yönetim anlayışının, yaşam kalitesini hızlı bir şekilde yükseltmesi mümkün değil.
1957 yılında Erzurum'da kurulan Atatürk Üniversitesi'nin,1971'de Kayseri'de kurulan Erciyes Üniversitesi'nin, 1975'de Samsun'da kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin, 1992'de Muğla'da kurulan Muğla Üniversitesi'nin varlıklarının şehirdeki ve ildeki yaşam kalitesini ne kadar arttırdığını ölçmemiz ve anlamamız gerekiyor.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, bulundukları yerleşim noktasındaki halkın tutuculuklarından şikayetini basında okuduk.
Sosyo-kültürel değişimi amaçlamayan bir teşvik sisteminin hiçbir katkısı olmayacak.
"Ekonomik kalkınma, sosyo-kültürel gelişme, teknolojik ilerleme, siyasî olgunlaşma, ekolojik koruma"yı göz önüne alarak yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlamayan, odaklanmış projeleri içermeyen bir teşvik sisteminin düşünülen etkileri yapması mümkün değil.
İnsanları çok çocuk yapmaya iten, dindar olmayı ülkenin önemli bir meselesi gibi algılayan yönetim anlayışının, yaşam kalitesini hızlı bir şekilde yükseltmesi mümkün değil.
1957 yılında Erzurum'da kurulan Atatürk Üniversitesi'nin,1971'de Kayseri'de kurulan Erciyes Üniversitesi'nin, 1975'de Samsun'da kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin, 1992'de Muğla'da kurulan Muğla Üniversitesi'nin varlıklarının şehirdeki ve ildeki yaşam kalitesini ne kadar arttırdığını ölçmemiz ve anlamamız gerekiyor.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, bulundukları yerleşim noktasındaki halkın tutuculuklarından şikayetini basında okuduk.
Sosyo-kültürel değişimi amaçlamayan bir teşvik sisteminin hiçbir katkısı olmayacak.
7 Nisan 2012 Cumartesi
Kim Bilge?
Kişinin ne kadar bilge biri olduğunun şu şekilde ölçülmesi önerilmiş:
1. Çatışmanın çözümü için fırsat arama isteği,
2. Uzlaşma arama isteği,
3. Kişisel bilginin sınırlı olacağının kabulü,
4. Bir probleme birden fazla bakış açısının bulunduğunun kabulü,
5. Meselelerin çözümünde, işlerin iyileşmeden kötüleşebileceğinin kabulü.
Ne kadar bilgesiniz? Siyasîlerden kimler bilge?
1. Çatışmanın çözümü için fırsat arama isteği,
2. Uzlaşma arama isteği,
3. Kişisel bilginin sınırlı olacağının kabulü,
4. Bir probleme birden fazla bakış açısının bulunduğunun kabulü,
5. Meselelerin çözümünde, işlerin iyileşmeden kötüleşebileceğinin kabulü.
Ne kadar bilgesiniz? Siyasîlerden kimler bilge?
4 Nisan 2012 Çarşamba
Çocuğuna Kim Zarar Verir?
21. yüzyılda başarılı olmak için
çocukların öğrenmesi gereken bu kadar çok konu var iken,
günde sadece 24 saat var iken,
seçmeli derslerin
çocuğun dünyadaki başarısına katkı yapacak konularda olması gerekir.
Bunun dışındaki her konu o seçmeli dersi seçen öğrenci için dezavantaj yaratır.
Bunu kim ister?
çocukların öğrenmesi gereken bu kadar çok konu var iken,
günde sadece 24 saat var iken,
seçmeli derslerin
çocuğun dünyadaki başarısına katkı yapacak konularda olması gerekir.
Bunun dışındaki her konu o seçmeli dersi seçen öğrenci için dezavantaj yaratır.
Bunu kim ister?
1 Nisan 2012 Pazar
Akıllıların Maçı
1 Nisan 2012 günü Trabzon'da oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe maçı, akıllıların maçı oldu. Çabalamadan çabalıyormuş gibi yapanlar sahadaydı.
Kendilerini kutlamak lâzım. Toplumu bundan daha güzel kandıran ve bundan gelir sağlayan başka bir grup var mı?
Her iki takımın teknik direktörü kamuoyundan özür dileyip istifa etmeli. Takımlarına hiçbir ek özellik kazandırmadıkları açıkça ortada. Ne sürat, ne teknik... Buna rağmen büyük iş başarmış gibi demeç veriyorlar.
Her iki takımın futbolcuları da futbolu bırakmalı. Gösterdikleri akıllılık düzeyine göre kazandıkları para çok fazla.
Sahneye konan tiyatroyu anlamayan seyirciler de, sanki çok önemliymiş gibi reaksiyon gösterip, kendi takımlarına ve kendi kendilerine zarar vermekten geri kalmadılar.
Galatasaray'a 2011 - 2012 şampiyonluğu verilmeli.
Kendilerini kutlamak lâzım. Toplumu bundan daha güzel kandıran ve bundan gelir sağlayan başka bir grup var mı?
Her iki takımın teknik direktörü kamuoyundan özür dileyip istifa etmeli. Takımlarına hiçbir ek özellik kazandırmadıkları açıkça ortada. Ne sürat, ne teknik... Buna rağmen büyük iş başarmış gibi demeç veriyorlar.
Her iki takımın futbolcuları da futbolu bırakmalı. Gösterdikleri akıllılık düzeyine göre kazandıkları para çok fazla.
Sahneye konan tiyatroyu anlamayan seyirciler de, sanki çok önemliymiş gibi reaksiyon gösterip, kendi takımlarına ve kendi kendilerine zarar vermekten geri kalmadılar.
Galatasaray'a 2011 - 2012 şampiyonluğu verilmeli.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)