"Teknik Değişimin Ekonomisi ve Yönetimi" başlıklı kitabı
baskı öncesi sipariş ile %33 daha ucuza satın alabilirsiniz:
http://yuvam.yeditepe.edu.tr/teknik_degisimin_ekonomisi_yonetimi.htm
M. Atilla Öner'in dünya ve Türkiye'de gündemdeki konular hakkındaki görüşleri
3 Ağustos 2010 Salı
30 Temmuz 2010 Cuma
Üniversite Tercihleri
TV programlarında farklı üniversitelerden öğretim üyelerini kendi üniversitelerini tanıtmalarını izliyorum.
"Niçin kendi üniversitelerinin tercih edilmeli?" sorusunun cevabı olarak istisnasız hepsinin "İngilizce dil kullanımı ile ABD'ndeki bir üniversite veya yüksek okulda bir dönem okumayı ve çift derece almayı" dile getirmesi beni üzüyor.
Hiçbiri, "Merak etmeyi, bağımsız düşünmeyi, meseleleri irdelemeyi, okumayı, yazmayı, tartışmayı, anlamayı en güzel biz öğretiriz" demiyor.
Üniversite ve bölüm seçerken adayların üç soruya samimi/doğru cevap vermeleri gerekiyor:
1. Ben ne yapmak istiyorum?
2. Seçmek istediğim meslek benden ne istiyor? Başarılı olmak için ne yapmalıyım?
3. Seçmek istediğim meslekten toplum ne istiyor?
Gerisi yalan!
"Niçin kendi üniversitelerinin tercih edilmeli?" sorusunun cevabı olarak istisnasız hepsinin "İngilizce dil kullanımı ile ABD'ndeki bir üniversite veya yüksek okulda bir dönem okumayı ve çift derece almayı" dile getirmesi beni üzüyor.
Hiçbiri, "Merak etmeyi, bağımsız düşünmeyi, meseleleri irdelemeyi, okumayı, yazmayı, tartışmayı, anlamayı en güzel biz öğretiriz" demiyor.
Üniversite ve bölüm seçerken adayların üç soruya samimi/doğru cevap vermeleri gerekiyor:
1. Ben ne yapmak istiyorum?
2. Seçmek istediğim meslek benden ne istiyor? Başarılı olmak için ne yapmalıyım?
3. Seçmek istediğim meslekten toplum ne istiyor?
Gerisi yalan!
29 Temmuz 2010 Perşembe
Sağlık Sistemi - Hekim sayısı
Burç Turan'ın tez çalışması sırasında yaptığımız hesaplamaya göre Türkiye'mizin nüfusu 2042 yılında 93 +/- 4 milyon kişiye ulaştıktan sonra azalmaya başlayacak.
Tıp doktoru ihtiyacımız nasıl değişecek? 2007 verilerine göre farklı ülkelerde 100,000 nüfusa düşen doktor sayısı Tablo 1'de veriliyor.
Tablo 1: Ülkelerde 100.000 kişiye düşen doktor sayısı
İtalya 567
Almanya 363
Azerbaycan 359
Bulgaristan 344
Fransa 330
Türkmenistan 300
Kırgızistan 272
Polonya 220
Özbekistan 213
Tacikistan 212
Bosna-Hersek 145
Türkiye 140
2042'de
İtalya'nın 2007'deki düzeyine çıkmak istiyorsak doktor sayımızın o yıl 520.800, Azerbaycan'ı yakalamak istiyorsak 334.800,
Polonya'nın düzeyini yakalayacaksak 123.200 olmasını hesaplıyorum.
2007'de 98.000 doktor var ise, 33 yılda bu sayının yarısının emekli olacağını ve vefat edeceğini varsayınca, arada yetiştirmemiz gereken doktor sayısı en düşük değer hedefi ile 74.200, en yüksek hedef ile 471,800. Bu hesaplar bizi yılda kaç tıp mezunu vermemiz gerektiğine getiriyor: 2.248, 8.661, 14.297. Peki, biz ne yapıyoruz?
İlginç bir durum şu verilerde görülebilir: 2005-2006 öğretim yılında 52 tıp fakültesine 4.987 öğrenci kayıt yaptırırken, toplam öğrenci sayısı 33.099, öğretim üyesi sayısı 9.020. Bu hızla, yılda 5.000 hekim mezun ederek 33 yıl sonra yukarıdaki hesaba göre 100.000 kişiye düşen hekim sayımız 230 oluyor.
Öğretim üyesi başına öğrenci sayısı 2007'de 3,6 imiş. Bu oran Almanya'da 22,5, İspanya'da 14,4, İtalya'da 11,6, Fransa'da 10,5 imiş. "Birileri, bir şeylerden kaçıyor" gibi bir hava seziyorum. Acaba durum 2009-2010 akademik yılında ne oldu, 2010 - 2011'de ne olacak?
Yukarıdaki hesaplara dayanarak tıp fakültelerinde önümüzdeki 33 yılda gerçekleştirmemiz gereken kapasite artışını detaylandırabiliriz.
Tıp doktoru ihtiyacımız nasıl değişecek? 2007 verilerine göre farklı ülkelerde 100,000 nüfusa düşen doktor sayısı Tablo 1'de veriliyor.
Tablo 1: Ülkelerde 100.000 kişiye düşen doktor sayısı
İtalya 567
Almanya 363
Azerbaycan 359
Bulgaristan 344
Fransa 330
Türkmenistan 300
Kırgızistan 272
Polonya 220
Özbekistan 213
Tacikistan 212
Bosna-Hersek 145
Türkiye 140
2042'de
İtalya'nın 2007'deki düzeyine çıkmak istiyorsak doktor sayımızın o yıl 520.800, Azerbaycan'ı yakalamak istiyorsak 334.800,
Polonya'nın düzeyini yakalayacaksak 123.200 olmasını hesaplıyorum.
2007'de 98.000 doktor var ise, 33 yılda bu sayının yarısının emekli olacağını ve vefat edeceğini varsayınca, arada yetiştirmemiz gereken doktor sayısı en düşük değer hedefi ile 74.200, en yüksek hedef ile 471,800. Bu hesaplar bizi yılda kaç tıp mezunu vermemiz gerektiğine getiriyor: 2.248, 8.661, 14.297. Peki, biz ne yapıyoruz?
İlginç bir durum şu verilerde görülebilir: 2005-2006 öğretim yılında 52 tıp fakültesine 4.987 öğrenci kayıt yaptırırken, toplam öğrenci sayısı 33.099, öğretim üyesi sayısı 9.020. Bu hızla, yılda 5.000 hekim mezun ederek 33 yıl sonra yukarıdaki hesaba göre 100.000 kişiye düşen hekim sayımız 230 oluyor.
Öğretim üyesi başına öğrenci sayısı 2007'de 3,6 imiş. Bu oran Almanya'da 22,5, İspanya'da 14,4, İtalya'da 11,6, Fransa'da 10,5 imiş. "Birileri, bir şeylerden kaçıyor" gibi bir hava seziyorum. Acaba durum 2009-2010 akademik yılında ne oldu, 2010 - 2011'de ne olacak?
Yukarıdaki hesaplara dayanarak tıp fakültelerinde önümüzdeki 33 yılda gerçekleştirmemiz gereken kapasite artışını detaylandırabiliriz.
25 Temmuz 2010 Pazar
Sağlık Sistemi - Aile Hekimliği - Belediyeler
Aile Hekimliği uygulamasında belediyelere rol verilmeli.
Belediyeler 3 aile hekimini (10000 vatandaşı kapsayacak hizmet) barındıracak
binaların giriş katındaki "3 oda - 1 salon" daireleri "Aile Hekimliği Merkezi" olarak kurmalı.
Bilgisayar ve diğer donanım altyapısını oluşturmalı.
Böylece bireysel olarak "aile hekimi"ne yönetim yükü aktarılmamış olur.
Maliyet avantajı sağlanır.
"Aile Hekimliği Merkezi"'nde görevli yardımcı sağlık personeli,
"Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü" bünyesinde görevli olur.
Belediye başkanı ve ilçe belediye meclisi üyeleri kendi seçmenlerine hesap verir.
Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü aracılığıyla
"hekim uygulamaları çıktıları"nı denetler.
SGK ise "Aile Hekimliği Merkezi" bütçelerini belediyeye ödeyerek karşılar.
Belediyeler 3 aile hekimini (10000 vatandaşı kapsayacak hizmet) barındıracak
binaların giriş katındaki "3 oda - 1 salon" daireleri "Aile Hekimliği Merkezi" olarak kurmalı.
Bilgisayar ve diğer donanım altyapısını oluşturmalı.
Böylece bireysel olarak "aile hekimi"ne yönetim yükü aktarılmamış olur.
Maliyet avantajı sağlanır.
"Aile Hekimliği Merkezi"'nde görevli yardımcı sağlık personeli,
"Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü" bünyesinde görevli olur.
Belediye başkanı ve ilçe belediye meclisi üyeleri kendi seçmenlerine hesap verir.
Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü aracılığıyla
"hekim uygulamaları çıktıları"nı denetler.
SGK ise "Aile Hekimliği Merkezi" bütçelerini belediyeye ödeyerek karşılar.
23 Temmuz 2010 Cuma
Kaybedilmiş Dava: Anadolu İnsanı...
22 Ocak 2010
Bir habere göre Anadolu'nun bir köyünde aile 12 yaşındaki kızlarını önce 4 inek karşılığı birisiyle imam nikâhı ile evlendirmiş. Ayrılıp geri gelen kızı babası dövmüş. Kız sonra başka birisine 10.000 TL karşılığı tekrar satılmış. 3.000 TL peşin ödenmiş. Bakiye ödenmeyince kavga çıkmış.
Dininden başka bir olguyla kendisini tanımlayamayan, yaşamını iyileştirmek için hiçbir çaba göstermeyen, dünyada kadın-erkek varlığıyla bir türlü barışamamış, cinselliğini yönetemeyenlerden oluşan bir grup Anadolu insanı kaybedilmiş bir dava...
İnsanı üzen, seçtikleri kişilerin de bu döngüyü kırmak için çaba göstermemeleri... Onlar da kendilerini sadece dinleriyle tanımlayabiliyorlar...
"1000 Kızım olsa birini okula göndermem" diyenleri savunan kendileri...
Bir habere göre Anadolu'nun bir köyünde aile 12 yaşındaki kızlarını önce 4 inek karşılığı birisiyle imam nikâhı ile evlendirmiş. Ayrılıp geri gelen kızı babası dövmüş. Kız sonra başka birisine 10.000 TL karşılığı tekrar satılmış. 3.000 TL peşin ödenmiş. Bakiye ödenmeyince kavga çıkmış.
Dininden başka bir olguyla kendisini tanımlayamayan, yaşamını iyileştirmek için hiçbir çaba göstermeyen, dünyada kadın-erkek varlığıyla bir türlü barışamamış, cinselliğini yönetemeyenlerden oluşan bir grup Anadolu insanı kaybedilmiş bir dava...
İnsanı üzen, seçtikleri kişilerin de bu döngüyü kırmak için çaba göstermemeleri... Onlar da kendilerini sadece dinleriyle tanımlayabiliyorlar...
"1000 Kızım olsa birini okula göndermem" diyenleri savunan kendileri...
Sağlık Sistemi - Hekim Maaşları
Yapılan değişiklikler sonrası 2007 yılında uzman hekim maaşının 5.500 TL olduğu doğru ise 2010'da bu rakam daha yüksek olmalı. Bu ücretten kim şikayet eder?
Tıp fakültesinde bedava denilecek okul ücreti ile okuyanların "zorunlu hizmeti" gönüllü yapmaları gerekmiyor mu?
Tıp fakültesinde bedava denilecek okul ücreti ile okuyanların "zorunlu hizmeti" gönüllü yapmaları gerekmiyor mu?
Bravo Dışişleri Bakanlığına...
18 Ocak 2010
Dışişleri Bakanlığı mensuplarını kutluyorum.
Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ile karşılıklı "vize istememe" anlaşması imzalanmış...
Ne güzel....
ABD, Güney Kore vatandaşlarından artık vize istemiyor... Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından istiyor... Eminim Dışişleri Bakanlığı mensupları ABD'nin vize istememesini sağlamak yönünde çabalıyorlardır...
Kendileri kırmızı pasaport sahibi olarak hangi ülkelere vize almak zorundalar?
Bana da kırmızı pasaport verseler ya....
"Akademik büyükelçi" ünvanı verebilirler...
Taş attılar da kolları mı yorulur?
Dışişleri Bakanlığı mensuplarını kutluyorum.
Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ile karşılıklı "vize istememe" anlaşması imzalanmış...
Ne güzel....
ABD, Güney Kore vatandaşlarından artık vize istemiyor... Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından istiyor... Eminim Dışişleri Bakanlığı mensupları ABD'nin vize istememesini sağlamak yönünde çabalıyorlardır...
Kendileri kırmızı pasaport sahibi olarak hangi ülkelere vize almak zorundalar?
Bana da kırmızı pasaport verseler ya....
"Akademik büyükelçi" ünvanı verebilirler...
Taş attılar da kolları mı yorulur?
"En Beğeniler Lider" Geyiği...
17 Ocak 2010
Medyada "en beğenilen lider" geyiği yine pişirilip önümüze getirilmeye başlandı. Başbakan %40 ile yine başta...
Nesi beğeniliyor?
İsrail'le kavga etmesi mi?
Tankları İsrail modernize ediyor;
uçakları İsrail modernize ediyor;
İsrail savaş uçakları Türkiye'nin bir yerinde tatbikat yapıyor...
Hayata heyecan katmak üzere de "Mustafa Sarıgül" birdenbire "en beğenilen ikinci kişi" olarak sunuluyor...
Medya mensupları saçmalamaya ne zaman son verecek?
Medyada "en beğenilen lider" geyiği yine pişirilip önümüze getirilmeye başlandı. Başbakan %40 ile yine başta...
Nesi beğeniliyor?
İsrail'le kavga etmesi mi?
Tankları İsrail modernize ediyor;
uçakları İsrail modernize ediyor;
İsrail savaş uçakları Türkiye'nin bir yerinde tatbikat yapıyor...
Hayata heyecan katmak üzere de "Mustafa Sarıgül" birdenbire "en beğenilen ikinci kişi" olarak sunuluyor...
Medya mensupları saçmalamaya ne zaman son verecek?
Avrupa Kültür Başkenti mi?
17 Ocak 2010
İstanbul'un "2010 Avrupa Kültür Başkenti" olmasının hiçbir anlamı ve katkısı yok İstanbul halkına...
2009 yılı içinde liselerde ve üniversitelerde hiçbir duyuru ve hazırlık yapılmadı. Çok dar bir proje ekibi kendi kişisel tercihleriyle bir dizi faaliyet planladı ve para harcayacak....
Olimpiyat veya bir spor dalında Avrupa/Dünya şampiyonası düzenlemenin amacı, o ülkenin o daldaki altyapısını ve insan kalitesini iyileştirmektir.
İstanbul halkının çeşitli sanat faaliyetlerine daha yoğun bir şekilde katılmasını, bundan haz almasını ve yaşam kalitesini arttırması yönünde bir artısı olmayacaksa, bana ne "İstanbul - 2010 Avrupa Kültür Başkenti" oyunundan....
İstanbul'un "2010 Avrupa Kültür Başkenti" olmasının hiçbir anlamı ve katkısı yok İstanbul halkına...
2009 yılı içinde liselerde ve üniversitelerde hiçbir duyuru ve hazırlık yapılmadı. Çok dar bir proje ekibi kendi kişisel tercihleriyle bir dizi faaliyet planladı ve para harcayacak....
Olimpiyat veya bir spor dalında Avrupa/Dünya şampiyonası düzenlemenin amacı, o ülkenin o daldaki altyapısını ve insan kalitesini iyileştirmektir.
İstanbul halkının çeşitli sanat faaliyetlerine daha yoğun bir şekilde katılmasını, bundan haz almasını ve yaşam kalitesini arttırması yönünde bir artısı olmayacaksa, bana ne "İstanbul - 2010 Avrupa Kültür Başkenti" oyunundan....
Sağlık Sistemi - Tam Gün Yasası
14 Ocak 2010
Tam gün yasasına karşı çıkanların neye karşı çıktıklarını bilen var mı?
Muayenehaneyi seçen hekimlerin SGK ile sözleşmeli hiçbir hastanede operasyon (ameliyat?) yapmasına izin verilmemesi, bana göre, "etik bir meseleyi" çözüme kavuşturuyor. Operatör hekimlerin "ameliyatlarda bıçak parası" diye para almaları yanlış...Ayrıca, operatör doktorların muayenehane seçmeleri de anlamsız. Bir hastanede faaliyet göstermeleri gerekiyor.
Özel hastane veya kamu hastanesi veya muayenehane seçimi de doğru bir yaklaşım. Hekimlerin oligopoli yaratmalarının önüne geçilmesi gerekiyor.
Sağlık istatistiklerinin sağlıklı olmadığı bir ortamda herkes klişelerle konuşuyor. Kullanılan bir klişe "bir hekimin günde 120 hastaya baktığı"... Girdi/konuştu/çıktı 5 dakika sürse toplam 600 dakika, yani, 10 saat ediyor.Yarım gün çalışan biri bu sayıyı nasıl tutturabilir?
Sağlık Bakanlığı verilerini tüm toplumla paylaşmalı. Bu verilerin sağlıklı toplanması için önlemleri uygulamaya almalı.
KIZILAY kendi sağlık merkezlerinde her dalda günde kaç muayene yapıldığını, kaç hekimin çalıştığını açıklar mı, lütfen?
Tıp fakültelerindeki eğitim/öğretimin ücretsiz olması sona erdirilmeli.
Buradaki önemli bir mesele TBMM'nin mikro-yönetim ile ilgileniyor olması. Sağlık sektörü garip bir sektör. Özel hastanelerin "kâr amaçlı" olmaları yanlış.
Tam gün yasasına karşı çıkanların neye karşı çıktıklarını bilen var mı?
Muayenehaneyi seçen hekimlerin SGK ile sözleşmeli hiçbir hastanede operasyon (ameliyat?) yapmasına izin verilmemesi, bana göre, "etik bir meseleyi" çözüme kavuşturuyor. Operatör hekimlerin "ameliyatlarda bıçak parası" diye para almaları yanlış...Ayrıca, operatör doktorların muayenehane seçmeleri de anlamsız. Bir hastanede faaliyet göstermeleri gerekiyor.
Özel hastane veya kamu hastanesi veya muayenehane seçimi de doğru bir yaklaşım. Hekimlerin oligopoli yaratmalarının önüne geçilmesi gerekiyor.
Sağlık istatistiklerinin sağlıklı olmadığı bir ortamda herkes klişelerle konuşuyor. Kullanılan bir klişe "bir hekimin günde 120 hastaya baktığı"... Girdi/konuştu/çıktı 5 dakika sürse toplam 600 dakika, yani, 10 saat ediyor.Yarım gün çalışan biri bu sayıyı nasıl tutturabilir?
Sağlık Bakanlığı verilerini tüm toplumla paylaşmalı. Bu verilerin sağlıklı toplanması için önlemleri uygulamaya almalı.
KIZILAY kendi sağlık merkezlerinde her dalda günde kaç muayene yapıldığını, kaç hekimin çalıştığını açıklar mı, lütfen?
Tıp fakültelerindeki eğitim/öğretimin ücretsiz olması sona erdirilmeli.
Buradaki önemli bir mesele TBMM'nin mikro-yönetim ile ilgileniyor olması. Sağlık sektörü garip bir sektör. Özel hastanelerin "kâr amaçlı" olmaları yanlış.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)